Ermeni Meselesi

Ermeni Meselesi

Her yıl 24 Nisan günü Ermeni diasporası, Avrupa ve Amerika’daki emperyalist ülkeler, “Ermeni Soykırımı” konusunu gündeme getirmekte, bir takım temelsiz ve mesnetsiz iddiaları söz birliği ile gerçeklermiş diye göstermek için gayri insani ve gayri ahlaki her yola başvurmuşlardır. Bu çalışmalar neticesinde birçok Avrupa ve Amerika ülkelerinin parlamentoları “24 Nisan”ı “Soykırımı Anma Günü” olarak kabul etmişlerdir.
 
Tehcir olayını bir “Ermeni Soykırımı” olarak nitelemek tarihi gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
 
Osmanlı Devleti’nin en önemli özelliklerinden birisi hiç şüphesiz; farklı dinlere mensup, farklı dilleri konuşan ve farklı kültürel kökleri olan milletleri altı asır gibi uzun bir süre idaresi altında barış ve huzur ortamı içerisinde adaletle yönetebilmiş olmasıdır.
 
Osmanlı Devleti “farklılıkta birlik” ilkesine göre yönetilmiştir. Bundan dolayıdır ki Selçuklu Devleti’yle birlikte yaklaşık 8 asır bizim idaremiz altında yaşamış olan Ermeni toplumu, Müslümanlarla iyi komşuluk ilişkileri geliştirebilmiş ve zamanında “Millet-i Sadıka” yani “Dost Millet” olarak adlandırılmıştır.
 
19. yüzyılın ilk dönemlerinden itibaren Osmanlı Devleti’nin Batılı emperyalist güçler tarafından paylaşılması meselesi günümüzde “Ermeni Sorunu” olarak da tanımlanan meselenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
 
Emperyalist devletler, asırlarca Anadolu’da Türklerle iyi komşuluk ilişkileri yaşayan Ermenileri bağımsız devlet kurmak vadiyle kışkırtmaya başlamışlardır.
 
Bunun üzerine harekete geçen Ermeni gruplar 1887 yılında İsviçre’de Hınçak Örgütü’nü, 1891’de ise Tiflis’te Taşnaksutyun İhtilal Komitesi’ni kurmuşlardır.
 
Böylece Ermeniler 1890’lı yıllardan 1915 yılına kadar olan süreçte 50’nin üzerinde büyük küçük isyanlar çıkarmışlardır. Birçok Anadolu şehrinde binlerce sivil Müslüman’ın kanlarını dökmüş ve Osmanlı Devleti’ni çok zor bir durumda bırakmışlardır. Hatta Ermeni çeteleri 1905 yılında Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’e bombalı suikast düzenleyecek kadar ileri gitmişlerdir.
 
1915 yılına gelindiğinde ise Osmanlıların en az dört beş cephede savaştığı I. Dünya Savaşı’nda Ermeniler “Büyük Ermenistan” kurma hayalleriyle Osmanlı Devleti’ne karşı isyan ederek İngiliz, Fransız ve özellikle de Ruslarla iş birliği yaparak Anadolu’da bir iç savaş yaşanmasına sebep olmuşlardır.
 
Tedbirler çerçevesinde hükümet, Osmanlı belgelerinde sevk ve iskân olarak adlandırılan, kamuoyunda ise galatı meşhur “tehcir” olarak bilinen kanunu çıkararak Ermeni halkını savaş bölgesinden alarak savaş dışında kalan Osmanlı topraklarına, yani Irak ve Suriye’ye sevk etmiştir.
 
Osmanlı’nın herhangi bir katliam yapmadığı ve sadece bir tehcir siyaseti izlediği arşiv ve tarihi belgelerde apaçık ortada iken bugün katliam söylemi üzerinden Ermeni diasporası ve emperyalist bazı Batılı devletlerin gerçeklikten uzak politikaları  ciddi bir art niyeti açığa çıkarmaktadır.
 
 
Mehmet Recai Kutan
ESAM Genel Başkanı